ANA SAYFA

14 Şubat 2015 Cumartesi

Özgecan Aslan ve Türkiye'nin Bilinçaltı



Türkiye, dünden beri Özgecan Aslan cinayetini konuşuyor. Yirmi yaşındaki üniversite öğrencisi genç kadının önce tecavüz edilip ardından öldürülmesi ve yakılması, ülkede tam anlamıyla infial yarattı. Gerek yaygın basında gerekse sosyal medyada, Özgecan Aslan'a dair haberler ve yorumlar paylaşılıyor. Özellikle Facebook ve Twitter paylaşımlarında en sık görülen yorum, idamın geri getirilmesi yönünde. Bu konuyla ilgili düşüncelerimi gündüz Ekşi Sözlük'te yazmıştım. (1)

Bu yaşanan olay, aslında bu toplumun hemen her ferdinin içinde potansiyel bir katil bulunduğunu gösterdi bizlere. Suçlulara uygulanması istenen ceza yöntemlerini okuyunca kanım dondu! Facebook, Twitter ve Ekşi Sözlük'te yüzlerce örneği görülebilecek ceza talepleri arasından, özellikle dikkatimi çeken Ekşi Sözlük entry'lerinden sadece birkaçını aşağıda sunuyorum:


ENTRY: "önce tek tek tırnakları sökülerek, ardından her parmakları tek tek kesilip, yok yok, önce kezzaplanıp, sonra tek yek kesilip, ardından gözleri önünde yakılıp. sonrasında, önce elleri ve ayakları bileklerden, sonra kolları ve bacakları diz ve dirseklerden kıtır kıtır kesilerek, gövdelerine ulaşana kadar budanması. son olarak da, penisleri köklerinden kesilerek, öylece bırakılması gerekmektedir. tüm bu işlem, 1 dakika gibi bir sürede yapılmalı ki, her anı hatırlayacak kadar ayık ve canlı kalabilsinler. öldürmeden ama, öldürmeden ve anestezisiz bir şekilde, bu halleriyle yaşatılmaları gerekir."


ENTRY: "filmlerde falan olur ya hani, karısı yaparlar böyle tecavüzcü orospu çocuklarını, ondan beter yapsınlar bunları. kucaktan inmesinler. her gün bir parmaklarını yaksınlar bunların. hergün havlu tıkayıp ağızlarına, kova kova su döksünler. öldürmeden, kendi boğazlarını kesecekleri güne kadar tecavüz edip işkence etsinler. yo dostum, böyle şerefsiz kansızlara, ölüm kurtuluş olur. uzun uzun, ağır ağır işkence etsinler bunlara."


ENTRY:  "1- aşil tendonlarının kesilmesi. bir daha yürüyememeli ki benzer bir olaya adım atamamalı.

2- el parmaklarının tek tek kerpetenle kökünden kesilmesi.
3- avuç içlerine beton çivisi ile delik açılması. üstteki 2. madde ile bütünlük oluşturuyorlar. bu ikisi yapılmalı ki bir daha kimseye dokunamamalılar. bu üçünü toplarsak intihar etmelerini de engellemiş oluruz. öyle yağma yok. ölüp kurtulamazsın hemen.
4- dilin kesilmesi. kesilecek ki bir damla suya muhtaç olduğunu kimselere diyemesin.
5- kastrasyon. yapılmalı ki bir daha sadece işemeden işemeye kullansın.
6- bu madde özellikle tecavüz suçluları için. burnun kesilmesi. bu damga bir ömür duracak ki yüzünde, herkes ne bok olduğunu bilsin."

ENTRY: "bu yaratıkların hepsine tek tek defalarca tecavüz edeceksin, tecavüz silsilesi bittikten sonra cinsel organlarını keseceksin, sonra onları yavaş yavaş yakarak öldüreceksin. biraz yakacaksın, sonra söndüreceksin. biraz bekleyip tekrar yakacaksın. ölümleri organlarının iflas etmesinden değil çektikleri acıdan olacak."


ENTRY:  "ibreti alem için önce yaralayıp sonra yakacaksın."


ENTRY: "salacaksın bu orospu çocuklarını meydana. vücutları lime lime olana kadar, şekilsiz et parçalarına kadar dönene kadar icabına bakacak halk. televizyonlar yayınlayacak."


ENTRY: "elime silah verseler ve deselerki 5 saniyeligine adam oldurmek suc sayilmayacak. ilk 3 saniyesini ucunun kafasina tek kursun sıkarak geri kalan 2 saniyesini de ustlerine tukurerek geciririm."


ENTRY: "bunu yapan orospu çocuklarına idam ödüldür. götlerine benzin döküp ateşleyerek yanmalarını izlemekten yemin ederim zevk alırdım."


Bunlar, sadece 10 dakikalık basit bir taramanın ardından seçtiklerim. "11 şubat 2015 özgecan aslan cinayeti" başlığı altına şu dakikaya dek girilen 860 entry arasında bunlar gibi çok sayıda ve çok daha korkunç örnekler var. 


Bunları yazanlar belki ailemizden biri, belki en yakın arkadaşımız, belki mesai arkadaşımız, belki sınıf arkadaşımız, belki her gün bir şekilde iletişim kurduğumuz insanlar. Bireylerin içindeki potansiyel katilin, potansiyel işkencecinin farkında mısınız? Yani her gün yanlarında güvenle yalnız kaldığımız, oturup yemek yediğimiz, bir şeyler içip sohbet ettiğimiz insanlar, içlerinde çok tehlikeli bir cani taşıyorlar ve en küçük kıvılcım, onları Özgecan Aslan'ın katillerinden çok daha vahşi ve merhametsiz davranmaya yöneltebilir. Bu istemler, "Aman canım, gerçekten yapacaklarından değil. Öfkeyle söylenmiş sözler" şeklinde geçiştirilebilecek şeyler değil. İnsanların bilinçaltlarında yatan potansiyel katil bir yana, bir insana yönelik işkence yöntemlerinde ne derece vahşileşebileceklerini, zihinlerinin bu konuda nasıl çalışabildiğini görüyoruz açıkça. 


Farkında mısınız bilmiyorum ama, hepimiz potansiyel katillerimizin arasında güven içinde yaşıyoruz. "Yok canım, o hayatta yapmaz öyle bir şey" diyeceğimiz insanların hemen yanı başında duruyoruz. 


Türkiye, dünden beri bilinçaltını kusuyor farkında olmayarak ve bu bilinçaltı, çok korkutucu bir gerçekle yüzleştirdi bizleri: Bu toplumun çok çok büyük bir bölümü potansiyel sapık ve katil!


Konuyla ilgili bir başka entry'im: https://eksisozluk.com/entry/49167430


6 yorum:

  1. idam cezasını istemek veya türlü işkence yöntemlerini yazmak aslında sinirsel doygunluğumuzun dolmaya başladığının kanıtı. Ama ortada hesap sorması gereken devlete güven duymayan en az %50 lik bir kesim var.
    Ülkede en büyük sorunlardan biri de caydırıcı cezaların olmaması. Bu ceza bence idam olmamalı, hele ki böyle kaygan zemindeki bir ülkede.hukuk katillerine yeni katliam yolları yaratmaktan öteye gidemez. Maalesef mevcut düzende çıkarılacak caydırıcı bir yasa art niyetli bir silah olmaktan başka bir işe yaramaz. Ahlaki çöküntüyü engellemeden hukuk kuralları uygulanamaz. Düzene başkaldırı olmadan da hiç bir şey değişmez. Yine üzülen bizler oluruz.

    YanıtlaSil
  2. Bu sinirsel doygunluk ve devletin adaletine güvensizlik yeni bir şey değil ki. 20 sene önce de vardı bu linç kültürü. Adliye kapısında katil zanlılarını linç etmek için toplanan kalabalıklar hep vardı. Ama dahası, bu eğilim yüzyıllardır var zaten insanda. Ortaçağ filmlerindeki gibi tıpkı işte. Burada adalet mekanizmasından önce, insanın içindeki caninin yüzyıllardır ehlileştirilmemiş olması görülmeli belki de.

    YanıtlaSil
  3. Turkiyede her yıl onlarca,yüzlerce tecavüz ve cinayet vakası gerçekleşiyor. Hangisine bu kadar aşırı tepki verdi insanlar? Munevver Karabulut cinayeti vardı böyle tepki gösterilen,medyanın sistemli bir şekilde gözümüze gözümüze soktuğu.
    Tecavüz olaylarında insanlar ''ben iyiyim,gayet düzgün ve namusluyum,hem bak mini etekte giymiyorum giyen aranan(o ne demekse artık) kötü,namussuz,pis kadınlar düşünsün'' mantığındaydı. Evet evet annelerimiz,teyzelerimiz,bilimum komşu kadınlar vs. Özgecan Aslan; okulundan çıkmış eve gitmek için minibüse binmiş,minibüs şoförünün tecavüzüne uğramış, yakılarak öldürülmüş...
    Insanlar bu olayda empati yaptı olan bu. Anneler,babalar,kızkardeşi ya da ablası olan erkekler,sevgilisi olan erkekler,kocalar... herkes kendisinin ve çevresindekilerin başına aynı şeyin gelebileceğini düşündü belki ilk defa, kadın ''suçlu'' değildi bu kez görülen buydu aslında,bu kadar tepki çekmesinin sebebi de bu.

    YanıtlaSil
  4. Turkiyede her yıl onlarca,yüzlerce tecavüz ve cinayet vakası gerçekleşiyor. Hangisine bu kadar aşırı tepki verdi insanlar? Munevver Karabulut cinayeti vardı böyle tepki gösterilen,medyanın sistemli bir şekilde gözümüze gözümüze soktuğu.
    Tecavüz olaylarında insanlar ''ben iyiyim,gayet düzgün ve namusluyum,hem bak mini etekte giymiyorum giyen aranan(o ne demekse artık) kötü,namussuz,pis kadınlar düşünsün'' mantığındaydı. Evet evet annelerimiz,teyzelerimiz,bilimum komşu kadınlar vs. Özgecan Aslan; okulundan çıkmış eve gitmek için minibüse binmiş,minibüs şoförünün tecavüzüne uğramış, yakılarak öldürülmüş...
    Insanlar bu olayda empati yaptı olan bu. Anneler,babalar,kızkardeşi ya da ablası olan erkekler,sevgilisi olan erkekler,kocalar... herkes kendisinin ve çevresindekilerin başına aynı şeyin gelebileceğini düşündü belki ilk defa, kadın ''suçlu'' değildi bu kez görülen buydu aslında,bu kadar tepki çekmesinin sebebi de bu.

    YanıtlaSil
  5. Gençlerin en takdir ettiğim yanlarından biri, tabi yapanlar için, uzun uzun yazmaya üşenmiyor olmaları. Ben uzun uzun okumayı severim. Ve karşılıklı konuşmayı. Telefon konuşmaları ve yazılar bana göre değil. Kısaca şunu söylemek istiyorum. İnsanların dile getirdikleri vahşi söylemlerinden çok, söylemedikleri korkutmalı. Psikoloji epey subjective bir bilimdir. Hatta bunca yıllık mesleğime hala bilim demekte zorlanırım. Ancak savunma mekanizmaları adı altında işleyen ve insanların ağır travmatik olaylarla başa çıkabilmelerini sağlayan süreçler vardır. Bazan en korkunç sözleri sarfedenler, yoldaki örümceği ezilmesin diye alıp kenara koyan insanlardır. Vahşileşen bir toplum olduğumuz konusunda size katılıyorum. Ancak bu tarz olaylara verilen tepkilerle, toplumun vahşiliği arasında rasyonel bir bağ kurmanızı istemem. Gerçeği bulmak adına.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer genç derken kastettiğiniz bensem, bu büyük iltifat için çok teşekkür ederim :) Yok, sözlükte yazanları kastediyorsanız, alıntıladığım entry'leri yazanlar arasında 35 üstü arkadaşlar da olduğunu söyleyeyim.

      Konunun uzmanı siz olduğunuzdan, hadsizlik yapıp da "Hayır, şu şöyle" demek istemem. Söylediklerinizi kabul etmekle beraber farklı düşündüğüm noktalar da var, onları dikkat çekmek istiyorum sadece.

      "Bazan en korkunç sözleri sarfedenler, yoldaki örümceği ezilmesin diye alıp kenara koyan insanlardır" sözünüz, bana çok eski bir çizgi filmi anımsattı. Gayet mülayim bir adam, sabah evinden gülümseyerek çıkıyor, kapıdan çıkarken komşusuna gülümseyerek öncelik tanıyor, selamlaşırken şapkasını çıkarıyor, yolun ortasında kalmış kaplumbağayı yol kenarına bırakıyor, falan filan... Yani gayet mülayim, kibar, nazik, saygılı, "uygar" bir adam. Sonra arabasına biniyor. Kapıyı kapatıp kontağı çalıştırdığı andan itibaren kaşları çatılıyor, dişleri sivri sivri çıkıyor, gözlerinden öfke fışkırıyor; kısacası canavara dönüşüyor. Trafikte terör estirdikten sonra iş yerine geliyor, arabasından iniyor, o canavarın yerini yine o "uygar" adam alıyor... Günlük yaşamında bu şekilde karıncayı dahi incitmekten imtina eden bir çok erkeğin, evde öfke kontrolünü kaybedip eşine çok ciddi şiddet uygulayabildiği vakalarını eminim ki benden çok çok daha iyi biliyorsunuzdur. Hatta günlük yaşamında tam bir beyefendi/hanımefendi olarak tanıdığımız insanların bazı kriz anlarında nasıl çirkinleşebildiklerini, ne kadar acımasızlaşabildiklerini de yine benden çok daha iyi bildiğinizi düşünüyorum. O dönem Özgecan vahşeti henüz tazeyken, o sinir bozukluğuyla yazılan kimi şeylerin, gerçekten de olanak bulunsa hayata geçirilebileceğine inanıyorum. Tabii yanılıyor olma payımı saklı tutarak. "Zimbardo Deneyi" ile "Milgram Deneyi" burada anımsatmak istediğim iki örnek. Bunlara ek olarak hemen her gün gazete ve televizyonlarda giderek artan linç kültürünün haberlerini izliyoruz. Özellikle kitle psikolojisinin devreye girdiği toplumsal tepki gösterilerinde (terörü lanet yürüyüşleri gibi) nelerin yaşandığını da biliyoruz; yakıp yakma, yaralayıp öldürme vs vs vs... Zaten halihazırda böyle bir yapı var görebildiğim kadarıyla.

      Tüm bunların dışında (veya ek olarak) tehlikeli gördüğüm nokta, yazıda alıntıladığım şiddet söylemlerinin dillendirilmesiyle, bir tavrın kabul görmeye başlaması ve/ya normalleşmesi. Bunları okuyan bilhassa genç kitlenin zihninde yer ediyor bu davranış modeli. Bunu da çok ciddi bir tehlike olarak değerlendiriyorum.

      Uyarınızı dikkate alıyorum kesinlikle. Çıkarımım da elbette bilimsel bir sonuç değil. Gözlem ve öngörü diyebiliriz belki. İtirazımı değil, çekincelerimi yazdım size. Aydınlatıcı bilgilendirmeniz için de ayrıca teşekkür ederim.

      Sil