Bugün Twitter’da saldırıya geçen Kemalistlere dair yazmak
istediğim bir şeyler vardı. Ancak yine flood yaparak timeline’ı işgal etmek
istemediğimden burada yazmaya karar verdim. Bu nedenle pek derli toplu bir blog
yazısı olmayacak bu. Flood’dan hallice bir şey diyelim. İleride bu blog
yazısı okunduğunda konuda kopukluk olmaması için, önce olayın başını bir
anımsayalım.
Diyanet İşleri Başkanlığı, çocuklara yönelik bir dergide şehitliğin
güzel bir şey olduğunu anlatan bir çizim yayınladı. Şöyle bir şey;
Konu, basında da işlenip tepkilere neden olunca, ben de
şöyle bir tweet attım;
Daha sonra bu tweet’i flood olarak sürdürdüm. Tamamını
okumak için TIKLAYIN
Sonra
nasıl oldu bilmiyorum, beni takip etmeyen kişiler, flood’un ortasından kel
alaka bir bölümü alıntılayarak paylaşmış. O paylaşım müthiş bir hızla yayıldı
ve gün içinde onlarca Kemalist, salyalar saçarak hücuma geçti Twitter’da.
Bu Kemalist tayfaya söylemek istediğim ilk şey, Aktroll’lerden
zerre farklarının olmadığı. Akit gazetesinin o lağım çukuruna benzeyen ağzından
en ufak bir farkı yok Kemalistlerin ağzının. Aynı iğrençlik, aynı sığlık, aynı
küfür, aynı basitlik… İslamcı putperestlerden tek farkınız, onların rengi
yeşilken sizinkinin kırmızıya çalışıyor olması. Yoksa putperestliğiniz bile
aynı. Bir İslamcının yanında İslamiyet’i eleştirmek neyse, Kemalistlerin
yanında Kemalizm’i eleştirmek hemen hemen aynı. Kutsalına sövülünce zıvanadan
çıkan insanın refleksidir bu; hem İslamcılardaki hem de Kemalistlerdeki.
Kudurmuşçasına salyalar saçarak küfredenlerin dışında 2-3
kişi oldu gerçekten yanıt vermeye değer gördüğüm. Gerçekten oturup
tartışılabilir dediğim ise sadece bir kişiydi. Küfür edenleri direkt engelledim, ki sayılarını hatırlamıyorum
bile. Küfür etmeden sadece saçmalayanları engellemedim, yanıt da vermedim. Bu
kitlede öyle bir akıl tutulması var ki, Kemalizm eleştirisi yapan herkesi
doğrudan İslamcı sanıyorlar. Nitekim dinci/İslamcı olduğumu düşünerek, “Cumhuriyet
düşmanı” deyip saldırıya gelenlerin sayısı hiç de az değildi. İşin acınası
tarafı, flood’un tamamını bile okumamışlar, ortasındaki bir tweet’ten yapılan
alıntıyı görüp onun üzerine gelmişler. Saldırıp küfrettikleri kişinin kim
olduğuna, inancına, ideolojisine vs dair en ufak bir fikirleri yok. Ama sorun
hepsine; AKP’liler koyun, cahil, sorgulama ve araştırmadan uzaklar, kendileri
ilerici, aydın, zeki ve sorgulayan kimseler. Koyunlukta birbirlerinden en ufak
bir farkları olduğunu düşünmüyorum oysa. Sorgulama, araştırma, anlamaya çalışma
yetenekleri sıfırın altında. Bu kadar içler acısı bir durum. Basit bir örnek;
Böyle bir gerizekalının nesiyle ne konuşabilirim örneğin?
Adam flood’u bile okumamış, flood’un sonlarındaki bir tweet’i almış, ne demek
istediğimi de anlamamış, üstelik de hakkında fikir yürütüp liboş dediği kişinin
ideolojisine dair bilgi kırıntısı bile yok, bu kadar sefil vaziyetteyken
kendini aydın ve ilerici olarak görüyor bu zihniyet. Tam anlamıyla kara mizah…
Her şeyi, ama her şeyi geçtim, o hayat bilgisi derslerini
falan da bir kenara koydum, beden eğitimi dersi adı altında askeri talim
yaptığını, o iğrenç gırtlaktan çıkan çatlak “raaattt… hazroooollll” sesleriyle
itaat eğitimi aldığını ve bunun da o bahsettiğim militarist eğitim sisteminin
bir parçası olduğunu bile göremeyecek kadar kör, ümmi bir kitle var ortada.
İki – üç istisnayı saymazsak, hemen hiçbirinde söylediğim
şeyi çürütecek bir argüman yok, tipik bir “Beğenmiyorsan siktir git” yaklaşımı
var. Tıpkı bugün AKP’lilerin yaptığı gibi. Bir başka arkadaş tweet atıyor; “haksızsın.”
Neden? Orası belli değil. Önemi de yok zaten, Kemalizm eleştirisi yaptın,
haksız olman için yeterli bir neden. Fatih Altaylı’nın programındaki kız geldi
aklıma. Altaylı, “Atatürk’ü seviyor musun?” diye sorduğunda, “Bu ülkede Atatürk’ü
sevmeme hakkı var mı?” yanıtını vermişti o türbanlı kız. Durum tam olarak bu. Eleştiriye
bu kadar kapalı bir zihniyetten kime ne hayır gelir ki? Bu blogda yayınladığım
yazılara yığınla eleştirel yorum geldi. Bir kısmını o kadar saçma sapan buldum
ki, yanıt dahi verme gereği duymadım (zamansızlıktan yanıt veremediklerim
üzerlerine almasın lütfen). Ama hepsini onaylayarak yayına verdim. Şimdiye dek
onaylamadan sildiğim yorum sayısı sadece bir, o da direkt küfrettiği için.
Aradaki farkın da görülmesini istiyorum. Bu arada ben Atatürk’ü sevmiyor da
değilim. Bu konuda nötrüm demek daha doğru.
Benim için hiç kimse, hiçbir fikir -kendim de dahil- yüzde
yüz doğru da olamaz yanlış da. Bir fikir üzerine tartışırken, duygularımı
tamamen bir kenara koyup objektif bir şekilde konuyu incelemeye, anlamaya
çalışırım önce. Bunu başarıp başaramadığım ayrı bir konu. Kemalizm konusunda
Kemalistlerle tartıştığım kadar, sosyalistlerle de tartışıyorum. Bizim cenahın
ilk eleştirisi, “Atatürk, burjuva devrimi yaptı” ile başlıyor zira. E, o
yıllarda Osmanlı’da proletarya mı vardı devrim yapacak? Osmanlı hükümdarlığı boyunca
tamamen tebaa haline gelmiş, birey olma bilincinden yoksun, hayata tümden din
penceresinden bakan bir halk var ortada. Böyle bir malzemeyle yapılabilecek en
iyi şeylerden birini yaptı belki de Mustafa Kemal. Ancak sonrasında o ulus
devleti oluşturmak için kurduğu sistem, başka arızalar doğurdu. Bunların
sancısını da bugün yaşıyoruz işte.
Bir üstteki paragrafı yazmamın nedeni, bir fikrin hem
tezlerini hem de antitezlerini bilerek tartışmanın gerekliliğini göstermek.
Bugün Kemalistlerin, özellikle de gün boyunca Twitter’dan salya akıtanların
asla ve kata anlayamayacağı bir şey bu belki ama, arada çıkan istisnalara
ulaşabilme umudu işte benimki.
Beni sözlükten takip edenler, ulusalcılara, Kemalistlere ne
kadar öfkeli olduğumu iyi bilir. Ateist olmama rağmen siyasal İslamcılara bu
kadar öfkeli değilim. İslamcılara hissettiğim şeyin adı iğrenme, Kemalistlere
hissettiğim ise öfke. Bir yandan şu süreçte asıl uğraşılması gerekenin Kemalizm
olmadığını görüyorum. Zira zaten halihazırda devletten tasfiye edilmiş
kadrolardır Kemalistler. Mevcut tehlike siyasal İslam. Öte yandan, siyasal
İslam’dan kurtulsak bile yerine gelecek alternatifin tekrar bu zihniyetteki
Kemalistler olacağını görmek korkutucu. Korkutucu, çünkü bugün ülkenin bu hale
gelmesindeki asıl sebep de Kemalistlerdir, AKP’nin bu kadar büyümesinde pay
sahibi olanlar da Kemalistlerdir. Zaten AKP’den kurtuluşumuzun önündeki en
büyük engel de Kemalistler, öfkemin asıl nedeni bu. Bu paragrafı da daha sonra
başlı başına bir yazıyla açacağım.
Bir önceki blog yazıma gelen yorumlardan birinde, “Siz de
ulusalcılara üstten bakıyorsunuz. Bu üslubu yumuşatırsanız, çok daha iyi ifade
edebilirsiniz kendinizi” şeklinde bir cümle vardı. Tespit sonuna kadar doğru
ama bunu zaten özellikle yapıyorum. Çünkü AKP’lilere üstten bakan, onları cahil
olmakla, aptal olmakla, koyun olmakla, gerici olmakla, biat eden olmakla,
dogmatik olmakla suçlayıp beğenmeyen, hor gören bu ulusalcıların Kemalistlerin,
özünde onlardan zerre farkları olmamasına rağmen kibirli şekilde ortalarda
dolaşıp kendilerini zeki, aydın, düşünen, ilerici vb şekilde tanımlamaları
sinirimi bozuyor. Yazılan bir yazıyı dahi anlamadan, hatta okumadan, yazan
kişinin profiline bakıp azıcık inceleme gereği dahi duymadan, kafadan etiketi
yapıştırıp direkt küfre başlayan kitle ile Aktroller arasındaki tek fark
renkleri. Yani bu kof özgüvenin midesine midesine vurmak gerekiyor bazen. Hem
onlar da diğerleriyle farklı bir şekilde konuşmadığından, anlayabilecekleri tek
dili kullanıyorum, biraz da zorunlu olarak.
Şu yazıyı yazdığım dakikalarda bile hâlâ abuk subuk
menşınlar geliyor. Onlara karşı tavrımı da yine Twitter hesabımda anlattım; https://twitter.com/hakiki_cassey/status/714452139020566529
İŞTE O TAVIR!
Daha yazıp anlatmak istediklerim vardı ama kafa da bırakmadılar. Belki onları da daha sonra sakin bir kafayla derli toplu yazarım. Ancak bir ara mutlaka bu konuda uzun uzadıya bir şeyler yazmak istiyorum. O çok kutsadıkları Kemalizmin sorunlu yanlarına, taptıkları devletin ne kadar ceberrut bir şey olduğuna, o eğitim sisteminden çıkmış şimdiki hastalıklı beyin yapılarına dair uzun uzadıya bir şeyler yazmak gerek.