ANA SAYFA

3 Aralık 2015 Perşembe

Cumhuriyet ve Gerçek Gündem'in Sessiz Sedasız Troll'lenişi

İnternetin, özellikle de sosyal medyanın kullanımıyla beraber dilimize yerleşmiş bir kavram var: Troll'lemek/troll'lenmek. Nereden geliyor peki bu sözcük? Trol, balık yakalamak için kullanılan bir deniz aracı. Denize ağ atan gemilerden farklı olarak taraklı bir mekanizması var. Bu tarak, denizin dibini tarayarak balık yuvalarını vs dağıtıyor. Mekanizma yüzeye çekilirken denizin dibindeki kumu da kaldırdığından, ortalık ciddi anlamda bulanıyor. "Denizlerin katili" olarak tanımlanan bu troller, balıkların üremelerine engel olduğu ve "denizi kuruttuğu" için yasaklandı neyse ki. Ancak deyim olarak dilimize de yerleşmiş bulundu. Troll'lemek; ortalığı karıştırmak, ortalığı bulandırmak, kandırmak, (argo) keklemek, (duruma göre) kızdırmak, damara basmak vb anlamlarda kullanılıyor.

Sosyal medyada yaygın olarak kullanılan troll'lemeden zaman zaman medya da nasibini alıyor -ki bu durum, iletişim fakültelerinde ders olarak işlenmeli bana göre. Şimdilerde işleniyorsa da bilmiyorum tabii.

Dün gece de (2 Aralık 2015/Çarşamba) bu sosyal medya troll'lemesinden nasibini alan iki gazete oldu. Bu durum artık sıradanlaştı belki ama çok daha ilginç bir boyutu var işin.

Rusya ile Türkiye arasında yaşanan kriz nedeniyle Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, Twitter hesabından bir anket yayınladı. Anket, çok kısa bir süre içinde çok sayıda kullanıcı tarafından oylandı ve sonuç Dilipak'ın beklediği gibi olmadı. İşin bu kısmı, ayrı bir haber konusu olarak basında yerini aldı. İlginçlik, tam da bundan sonra başladı.

Dilipak'ın anket sonucu, Rusya'nın Ankara Büyükelçiliği tarafından Twitter'da paylaşıldı. Tweet'in altında dikkat çeken bir detay vardı: Dilipak'ın, "Bu savaş demektir" şeklinde yanıt verdiği görülüyordu.







Bu detayı yakalayan Cumhuriyet gazetesi, internet sitesinde "Yandaş Dilipak'tan Rusya'ya: Bu savaş demektir" manşetiyle haber yaptı. Cumhuriyet'in haberini de Özgür Mumcu yine Twitter'dan paylaştı. Aradan çok geçmeden, aynı haber Gerçek Gündem'in internet sitesinde de yer aldı ve yine Twitter'dan paylaşıldı. Ancak sorun şuydu ki, o tweet'i atan Abdurrahman Dilipak değil, onun adıyla açılmış sahte bir hesaptı. Dilipak'ın gerçek hesabı "aDilipak" şeklinde iken bu sahte hesap "aDillipak" kullanıcı adını taşıyordu. Yani sahte hesapta iki tane "L" harfi vardı. Ekran görüntülerini alarak kendi Twitter hesabımda Cumhuriyet'i ve Özgür Mumcu'yu etiketleyerek paylaştım bu durumu; 




Daha sonra aynı haberi yapan Gerçek Gündem'in Twitter hesabıyla da paylaştım aynı tweet'i. Hiçbiri görmemiş olmalı ki, tweet'ime herhangi bir tepki gelmediği gibi, haberler de yayından çekilmedi. Buraya kadar olan durum bile anlaşılabilir, bir yere kadar. 

Bu haberlerin üzerinden şu an itibariyle 16 saat geçti. Sahte hesap kapatıldı. Ancak her iki gazetenin dün gece yarısı yaptığı haber aynen duruyor;







Haber linkleri:

Cumhuriyethttp://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/440413/Yandas_Dilipak_tan_Rusya_ya__Bu_savas_demektir.html

Gerçek Gündemhttp://www.gercekgundem.com/medya/172732/dilipaktan-rusyaya-bu-savas-demektir


Bana göre gariplik burada başlıyor. Bu troll'lenmeyi hiç kimse görmedi, kimse de bu iki gazeteyi uyarmadı. Peki, Dilipak ve Akit? Onlar da mı görmedi, dikkatini çekmedi? Türkiye'nin en köklü gazetelerinden birinde Dilipak gibi bir yazarın Rusya Büyükelçiliği'ne "savaş" yanıtı verdiği haberi var ve konunun muhatabı Dilipak'tan çıt yok. Hadi, Akit bu malzemeyi kullanıp Cumhuriyet'le dalga geçmedi, Dilipak da çıkıp, en azından Twitter hesabından "O yanıtı veren ben değilim, sahte hesap" vs gibi bir şey söylemez mi? Basının birbirinden bu kadar bihaber olması normal mi? Üstelik de Cumhuriyet ve Gerçek Gündem'in haberinden sonra Dilipak'la dalga bile geçildi Twitter'da. Hiçbir basın organının mı dikkatini çekmedi?

Yoksa, başta Türkiye'nin en köklü gazetesi Cumhuriyet olmak üzere iki gazetenin sessiz sedasız troll'lenmesi ve muhatabının bile buna bir şey söylememesi (ki muhatap da yine bir gazete yazarı) bir tek bana mı tuhaf ve komik geldi?

Ekleme: 20 Mart 2016. Olayın üzerinden neredeyse 4 ay geçti ve haberler hâlâ duruyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder